
Filmi izlerken, ister istemez Turk sinemasinin henuz niye hala olmamis oldugunu ve Iran sinemasinin neden onemli bir sinema gelenegi oldugunu daha iyi secebilme firsati oldu. Bir insanin, isin icine para girdigi zaman degismesi ve ahlaki durusundan kah taviz vermesi kah onu yeni kosullara gore tadil etmesi temali filmler olarak, soz gelimi Reha Erdem'in "Kac Para Kac"iyla ya da Onder Cakar'in "Takva"siyla bu film karsilastirildiginda, Turk sinemasinin hamligi daha da ayan beyan tebaruz ediyor. Ornegin, Kac Para Kac, adinin hakkini verecek olcude takriben 1.5 saatlik filmin asgari 1 saatini gozlere "para"yi sokarak filmin ne hakkinda oldugunu biz izleyicilerine hatirlatmayi bir gorev biliyordu! Takva ise dini butun bir zatin parayla imtihanini kisa kesip karakterin donusumu ya da mucadelesini oldu bittiye getiriyordu. Sercelerin Sarkisi'nda ise, kivami iyi tutulmus, ana oykuyu bu mucadele tekduzeliginden kurtaracak yan hikayeler ve deve kuslari, japon baliklari ve sercelerin gorselligiyle zenginlestirilmis bir plandan soz etmek mumkun. Arada kulaga calinan birkac Ibrahim Tatlises sarkisi da cabasi.
2 yorum:
sayende artik nerde "persian" duysam, "nece konusuyor yahu bunlar?" demek yerine "aa persiiann" diyorum. Ucakta gelirken onumde iranli birileri vardi, hemen anlayi verdim:).
Bu filmi de sevdim.
off noon o kebab diyorum sadece, karnim da nasil acikti. hemen gel de bir daha gidelim :)
Yorum Gönder