
Edebiyat elestirisinin lezzetli yapilmisini okumak bana hep yeni kapilar acmistir. Kullanilan kuramsal cercevelerden ya da elestiriye tabii metinde senin farkina varamadigin noktalari gostermesinden bahsetmiyorum. Basbayagi edebiyat elestirisi yazisinin kendi edebi degerinden soz ediyorum. Evet, benim icin burasi daha muhim. Tam da bu nedenle, Nurdan Gurbilek benim hayallerimi susleyen bir kadin. Olur ya, yillar yillar sonra bir seyler yazmis olurum; Nurdan Gurbilek hayatta olsun ya da olmasin, yazarken kafamdaki hayali okuyucu ve elestirmen o olacak. Ona begendirebilmek icin yazacagim, onun begendigini hayal ederek yazacagim. Bu da boyle bir hayal iste.
Yakinlarda edebi olarak olmasa bile tahlili olarak basarili bir calisma okudum. 2 sene once Bilkent Universitesi Edebiyat Bolumu'nde tamamlanmis ve gecen sene kitaplastirilmis bir yuksek lisans tezi. Bakhtin'in "roman". "romanlasma"."diyoloji" kavramlarindan cokca beslenerek Nazim Hikmet'in Mayakovski etkisi sonrasi yazdigi ilk siirlerindeki "romansilik"in izini suruyor. Dogrusunu soylemek gerekirse, siirden pek, hatta hic anlamam. Adam gibi siir okumakligim da yalnizca Nazim Hikmet kulliyatiyla sinirlidir. Ama simdi evdeki Nazim Hikmet kitaplarina donup baksam ve altini cizdigim, tuttugum deftere aktardigim siirlerini bir daha okusam; o siirleri baska hulyalarla, baska zihni tutulmalarla okuyup anlatilanlardan cok baska seyler anlamis 18 yasindaki delikanliyi gormekten korkarim. Yalnizca asik olma hali siir okuyup yazmayi gerektirmeyebilir; bazen bosluktan baslanan siir okuma eylemi, bizatihi kisiyi zorla asik da edebilir, en azindan asik oldugu sanrisini yaratabilir. Hayat ve edebiyatin cakisan tuhafligi iste.
Yine de, o hulyali hallerimle kafama takilmisti Nazim Hikmet'in siirlerindeki bu roman havasi! Bizim su anda siir diye bildigimiz lirik siirlerinin ancak belli bir doneminden sonrasina mahsus oldugunu, onceki kitaplarinda altini cizmeye layik romantik satirlar bulamayisimdan cikartiyordum. Baska bir derdi var gibiydi Nazim Hikmet'in - Laf aramizda Nazim Hikmet'ten Nazim diye bahsedilmesinden oldum olasi tiksinmisdir -, hem sekil hem de muhteva olarak yeni bir sey yaratmaya calisiyor gibiydi. Iste bu tanimlayamadigimin analizini hakkiyla yapiyor Oyku Terzioglu. Nazim Hikmet'in 835 Satir (ki basligin "Dize" degil "Satir" olmasi baslibasina bir gosterge, Terzioglu'nun da soyledigi uzere), Jokond ile Si-Ya-U, Benerci Kendini Nicin Oldurdu ve Taranta Babu'ya Mektuplari'ndaki duzyazilastirma, romansilastirma, kurgusal yazarlar kullanarak siirin anlatim olanaklarini kafiye ve icerik sinirlarindan azade kilma cabalarina isik tutuyor. Ustelik Nazim Hikmet'in bu cabalarina, Bakhtin'in "karnaval" kavramini hatirlatacak sekilde, mizah ve yerlesik olani alaya almanin nasil eslik ettigini de bir guzel resmediyor. Kitapta da alintilanmis birkac Nazim Hikmet dizesi - pardon satiriyla - devam edeyim: (ki eminim mevzubahis kitaplari bu kafayla tekrar okusam daha baska satirlar bulunur elbet)
Sozgelimi Benerci siirinde, bir yerde "pesine" sozcuguyle kafiyeli olabilecek kelimeler bulmaya calisir, ama sonuc soyle olur:
Dusecekler pesine
Esine
Atesine
Matesine
Tukurmusum Kafiyenin Icine
Yine ayni siirinde, ugrastigi "sairane" tasvirler sirasindaki bir baskasi:
Bu da olmadi,
Olacagi yok.
Benden evvel gelenlerin hepsi
Almislar birer birer
Tulu-i semsi, gurub-i semsi
Tasvir patentasini
Tulu-i semsin, gurub-i semsin
Okumuslar canina.
Denebilir ki, Nazim Hikmet'te siire has yetenek olmadigindan boyle sacmalamis. Ama boyle demek sacmaligin daha buyugu olur sanirim. Nazim Hikmet'in bizim siir diye bildigimiz "siir gibi siirleri" de oldugunu gecelim; Mayakovski etkisinden onceki ve henuz daha 20'lerinin basinda yazdigi geleneksel siirlerin "Yahya Kemal" gibilerini etkiledigini not duselim. Yahya Kemal'i yazdigi geleneksel dizelerle etkileyebilmis bu gencin, kisacik bir zaman icinde Yahya Kemal ile dalga gecer olusunu gorup "yaraticilik" ve "yazarlik" meselerinin ne menem seyler oldugunu bir kez daha gorup hayret edelim. Buyurun, bu kitapta da alintilanmis Yahya Kemal dortlugu:
Gece, Leyla'yi ayin on dordu
Koyda tenha yikanirken gordu
"Kiz vucudun ne guzel boyle acik!
Kiz yakindan goreyim sahile cik!"
Bu da Nazim Hikmet'ten gelsin:
Ayin on dordu,
Ayin on dordunu Paris'te ac gezen gordu,
dedi ki:
Bu gece ay
dibi kalay
bir tencere gibi!
Bu ve benzeri vazih tahlillerin disinda kitabin sanirim elestiriye acik yegane kismi, kitabin tamamina hakim nobran akademik dilin bir turlu yumusayamamasi. Anlayabiliyorum, nihayetinde bir yuksek lisans tezi bu. Ve yolu oralardan gecmis bir fakir olarak, bildigini akademik olcutlerde gostermek zorunlulugu cercevesinde elinde kara kuru bir metin kalmanin ne menem bir sey oldugunu iyi biliyorum. Yine de tezin kitaplastirilmasi surecinde turlu yumusaticilar eklenebilir, "Bakthin'in de dedigi gibi", "Oryantalizm'de Edward Said'in acikladigi uzere", "Williams'in Heraklitos uzerine yazdigi ansiklopedik maddesinde de gectigi gibi" yollu lakirdilardan imtina edilebilirdi. Bir de kesinkes dipnotlara hapsedilmesi gereken kimi harc-i alem tartisma ve deginiler, sozgelimi Oryantalist Kadin Imgesi'nin ne menem bir sey oldugu, Marksizm'in isci sinifi tasviri ya da Fasizm'in yapisi metne fazla yuk bindirmis. Tartismalar derinlikli olsa gam yemeyecegim, ama "Introduction to..." kitaplardan yapilma referanslar uzerinden bu kavramlari metne dahil etmek, tahlilin guclu taraflarini golgeler gibi oluyor. Yine de kitabin butununun hosuma gittigini soylemeliyim. Roman uzerinden devam eden Modern Turk Edebiyati derslerine Nazim Hikmet'in romansi siirleriyle katilmasi gerektigini beyan eden etkili bir calisma olmus. Modern Turk Edebiyati uzerine dusunenlere duyurulur.
Yakinlarda edebi olarak olmasa bile tahlili olarak basarili bir calisma okudum. 2 sene once Bilkent Universitesi Edebiyat Bolumu'nde tamamlanmis ve gecen sene kitaplastirilmis bir yuksek lisans tezi. Bakhtin'in "roman". "romanlasma"."diyoloji" kavramlarindan cokca beslenerek Nazim Hikmet'in Mayakovski etkisi sonrasi yazdigi ilk siirlerindeki "romansilik"in izini suruyor. Dogrusunu soylemek gerekirse, siirden pek, hatta hic anlamam. Adam gibi siir okumakligim da yalnizca Nazim Hikmet kulliyatiyla sinirlidir. Ama simdi evdeki Nazim Hikmet kitaplarina donup baksam ve altini cizdigim, tuttugum deftere aktardigim siirlerini bir daha okusam; o siirleri baska hulyalarla, baska zihni tutulmalarla okuyup anlatilanlardan cok baska seyler anlamis 18 yasindaki delikanliyi gormekten korkarim. Yalnizca asik olma hali siir okuyup yazmayi gerektirmeyebilir; bazen bosluktan baslanan siir okuma eylemi, bizatihi kisiyi zorla asik da edebilir, en azindan asik oldugu sanrisini yaratabilir. Hayat ve edebiyatin cakisan tuhafligi iste.
Yine de, o hulyali hallerimle kafama takilmisti Nazim Hikmet'in siirlerindeki bu roman havasi! Bizim su anda siir diye bildigimiz lirik siirlerinin ancak belli bir doneminden sonrasina mahsus oldugunu, onceki kitaplarinda altini cizmeye layik romantik satirlar bulamayisimdan cikartiyordum. Baska bir derdi var gibiydi Nazim Hikmet'in - Laf aramizda Nazim Hikmet'ten Nazim diye bahsedilmesinden oldum olasi tiksinmisdir -, hem sekil hem de muhteva olarak yeni bir sey yaratmaya calisiyor gibiydi. Iste bu tanimlayamadigimin analizini hakkiyla yapiyor Oyku Terzioglu. Nazim Hikmet'in 835 Satir (ki basligin "Dize" degil "Satir" olmasi baslibasina bir gosterge, Terzioglu'nun da soyledigi uzere), Jokond ile Si-Ya-U, Benerci Kendini Nicin Oldurdu ve Taranta Babu'ya Mektuplari'ndaki duzyazilastirma, romansilastirma, kurgusal yazarlar kullanarak siirin anlatim olanaklarini kafiye ve icerik sinirlarindan azade kilma cabalarina isik tutuyor. Ustelik Nazim Hikmet'in bu cabalarina, Bakhtin'in "karnaval" kavramini hatirlatacak sekilde, mizah ve yerlesik olani alaya almanin nasil eslik ettigini de bir guzel resmediyor. Kitapta da alintilanmis birkac Nazim Hikmet dizesi - pardon satiriyla - devam edeyim: (ki eminim mevzubahis kitaplari bu kafayla tekrar okusam daha baska satirlar bulunur elbet)
Sozgelimi Benerci siirinde, bir yerde "pesine" sozcuguyle kafiyeli olabilecek kelimeler bulmaya calisir, ama sonuc soyle olur:
Dusecekler pesine
Esine
Atesine
Matesine
Tukurmusum Kafiyenin Icine
Yine ayni siirinde, ugrastigi "sairane" tasvirler sirasindaki bir baskasi:
Bu da olmadi,
Olacagi yok.
Benden evvel gelenlerin hepsi
Almislar birer birer
Tulu-i semsi, gurub-i semsi
Tasvir patentasini
Tulu-i semsin, gurub-i semsin
Okumuslar canina.
Denebilir ki, Nazim Hikmet'te siire has yetenek olmadigindan boyle sacmalamis. Ama boyle demek sacmaligin daha buyugu olur sanirim. Nazim Hikmet'in bizim siir diye bildigimiz "siir gibi siirleri" de oldugunu gecelim; Mayakovski etkisinden onceki ve henuz daha 20'lerinin basinda yazdigi geleneksel siirlerin "Yahya Kemal" gibilerini etkiledigini not duselim. Yahya Kemal'i yazdigi geleneksel dizelerle etkileyebilmis bu gencin, kisacik bir zaman icinde Yahya Kemal ile dalga gecer olusunu gorup "yaraticilik" ve "yazarlik" meselerinin ne menem seyler oldugunu bir kez daha gorup hayret edelim. Buyurun, bu kitapta da alintilanmis Yahya Kemal dortlugu:
Gece, Leyla'yi ayin on dordu
Koyda tenha yikanirken gordu
"Kiz vucudun ne guzel boyle acik!
Kiz yakindan goreyim sahile cik!"
Bu da Nazim Hikmet'ten gelsin:
Ayin on dordu,
Ayin on dordunu Paris'te ac gezen gordu,
dedi ki:
Bu gece ay
dibi kalay
bir tencere gibi!
Bu ve benzeri vazih tahlillerin disinda kitabin sanirim elestiriye acik yegane kismi, kitabin tamamina hakim nobran akademik dilin bir turlu yumusayamamasi. Anlayabiliyorum, nihayetinde bir yuksek lisans tezi bu. Ve yolu oralardan gecmis bir fakir olarak, bildigini akademik olcutlerde gostermek zorunlulugu cercevesinde elinde kara kuru bir metin kalmanin ne menem bir sey oldugunu iyi biliyorum. Yine de tezin kitaplastirilmasi surecinde turlu yumusaticilar eklenebilir, "Bakthin'in de dedigi gibi", "Oryantalizm'de Edward Said'in acikladigi uzere", "Williams'in Heraklitos uzerine yazdigi ansiklopedik maddesinde de gectigi gibi" yollu lakirdilardan imtina edilebilirdi. Bir de kesinkes dipnotlara hapsedilmesi gereken kimi harc-i alem tartisma ve deginiler, sozgelimi Oryantalist Kadin Imgesi'nin ne menem bir sey oldugu, Marksizm'in isci sinifi tasviri ya da Fasizm'in yapisi metne fazla yuk bindirmis. Tartismalar derinlikli olsa gam yemeyecegim, ama "Introduction to..." kitaplardan yapilma referanslar uzerinden bu kavramlari metne dahil etmek, tahlilin guclu taraflarini golgeler gibi oluyor. Yine de kitabin butununun hosuma gittigini soylemeliyim. Roman uzerinden devam eden Modern Turk Edebiyati derslerine Nazim Hikmet'in romansi siirleriyle katilmasi gerektigini beyan eden etkili bir calisma olmus. Modern Turk Edebiyati uzerine dusunenlere duyurulur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder